Bireylere ve gruplara yönelik psikoterapi, süpervizyon ve koçluk desteği vermekte, çalışmalarımı ise varoluşçu ve entegratif yaklaşımla sürdürmekteyim.
Lüksemburg içinde danışanlar ile yüz yüze ve online; Türkiye, Avrupa ve dünyanın diğer ülkelerinde yaşayan danışanlar ile online çalışıyorum.
Bireysel terapide odaklandığımız konular arasında sıklıkla yas, kaygı, depresyon, yalnızlık, hayatta karşılaşılan önemli değişim dönemleri, ilişki sorunları, yurt dışına yerleşmenin getirdiği kimlik ve uyum zorlukları ile mesleki veya kariyer gelişimine ilişkin konular yer alıyor.
Ancak varoluşçu terapide birlikte çalışabileceğimiz konular bunlarla sınırlı değildir. Terapi süreci, hayatınızda sizi şu an en çok meşgul eden soruyu, duyguyu veya deneyimi birlikte keşfedebilmemiz ve kendinizi daha yakından anlamanız için bir alan sunar.
Terapiye yaklaşımımda her bir diyaloğu, hayatın akışını bir nebze yavaşlatıp kendimizi ve yaşantılarımızı daha derinlemesine anlayabilmek için bir fırsat olarak görüyorum. Bizler yaşadığımız dünyadan ayrı varlıklar değiliz; düşüncelerimiz, duygularımız ve davranışlarımız, hayatla ve dünyayla nasıl ilişki kurduğumuzu yansıtır.
Çoğu zaman depresyon, kaygı, hayattan kopmuşluk ya da kafa karışıklığı gibi deneyimler, bir şeylerin “yanlış” ya da “bozuk” olduğuna değil, henüz bize dair tam olarak anlaşılmamış yönlere işaret ediyor olabilir. Varoluşçu yaklaşımda semptomları bir hastalık ya da olumsuzluk olarak etiketlemek yerine, onların bize neyi göstermeye, hangi ihtiyacımızı ya da özlemimizi hatırlatmaya çalıştıklarına merakla ve dikkatle bakarız.
Bu doğrultuda terapi sürecinde birlikte, nasıl yaşadığını, sevdiğini, zorlandığını ya da umut ettiğini anlamaya ve anlamlandırmaya çalışırız. Bu dikkatli bakış zamanla bir açıklık getirir; bu açıklığın içinde ise çoğu zaman hayatı daha sahici, daha canlı ve daha sahiplenerek yaşamanın sessiz özgürlüğü bulunabilir.